Tip:
Highlight text to annotate it
X
Meded Ya Rical Allah. Destur Ya Seyyidi.
Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber,
Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber,
La Ilahe Ill'Allah.
Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber, ve Lillahil Hamd.
Elfu elfu salat, elfu elfu selam ala Seyyidil Murselin,
Seyyidi Halâik'il Ecmaîn, Habibi Rabbil Alemin,
Seyyidil Evvelin vel Ahirin Seyyidina Muhammed (sav)
ve Alihi ve Sahbih. Ve men tebi'ahu bi ihsan ila Yevmid Din.
Esselamu Aleykum.
Esselamu aleyna ve aleykum.
Cenab-ı Allah'a şükrederiz ki
bize Habibinin, Yaradılmışların içerisinde
Evvelden Ahire en Yüce temsilcisinin Ümmetinden olmayı lütuf etti.
Öğrenmelisiniz. Öğrenmeliyiz.
Buraya yiyip içmek için,
aşağılık nefsani hedeflerin
ve nefsimizin kirli taleplerinin peşinde koşmaya gelmedik.
Euzubillahimineşşeytanirracim diyoruz.
Hayvanların mertebesinden kaçıyoruz.
İlk yaratıldığımız zaman, mertebemiz hayvanların mertebesiydi.
Bu yüzden Efendimiz (sav) buyurdu:
"Utlubul ilme minel mehdi ilel lehd".
Efendimizin (sav) bize getirdiği herşey yüzde yüz, tamamen Göklerdendir.
Bu yüzden şeytandan ve şeytani fikirlerden kaçıyoruz.
Şeytani talimlerden değil ama, şeytani tuzaklardan.
Ve şimdi her yerde şeytan, diabolo
tuzaklarını kuruyor;
insanoğlunu, Adem oğullarını her zaman hayvani mertebelerinde tutmak için.
Daha fazlası değil. Efendimiz (sav) buyurdu:
"O mertebeyi bırakıp yükselmeye çalışın".
Kendiniz için hazırlanmış olan ilahi makamlara ulaşmaya çalışın.
O, Allah'ın size bir lütfudur.
Şeytani talimleri, öğretileri dinlemeyin. Onları takip etmeyin.
Çünkü her bir şeytani talim başka çeşit bir tuzaktır.
Ama şimdi insanlar bunu kaybetti.
Bu yüzden, şeytanın tuzaklarından Allah'a sığınmak insanlar için farzdır.
Bu yüzden biz de Euzubillahimineşşeytanirracim diyoruz.
Euzubillahimineşşeytanirracim dediğinizde,
sizi tutmakla, korumakla mesul olan zat size yetişir.
Şeytanın ejderhalarının size dokunmasına izin vermez.
Ve sonra, Bismillahir Rahmanir Rahim diyoruz.
Bu bizim şerre ve şerrin temsilcilerine karşı kılıcımızdır.
Çünkü bütün hayır, bütün heybet ve şeref
ve bütün bunların mertebeleri Efendimizin, Habibin (sav) elindendir.
Ve aynı şekilde bütün kötülük ve şer ve zulmet şeytana aittir.
Ve şeytan da, insanları kendi mertebesine getirmek ister.
Şeytanın seviyesi de en aşağı mertebede, en diptedir.
Şeytanın makamından daha aşağı bir makam bulunmaz.
Şeytanın makamı her zaman en aşağı mertebededir.
Ve en karanlık mertebe de, şeytanın mertebesidir.
Ey Rabbimiz, ey Rabbimiz
korunma istiyoruz.
Evet, korunmaya ihtiyacımız var.
Ve korunmanın yolları, yalnız Efendimizin (sav) mübarek kelamı
vasıtasıyla olabilir.
Bu yüzden Efendimizin (sav) mertebesi
en yüksek mertebedir ve, insanlar da bu mertebeye çıkmaya davet olunmuştur.
O mertebeye ulaşınca, kendi mertebenize bağlı olarak o sizi yukarı çıkarabilir.
Bu yüzden Efendimiz (sav) buyurdu:
"Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz".
Ey Ademoğulları!
gelecek günlerinizle ilgili daha fazla ilim istemeniz lazım.
Bakıyorsunuz ve görüyorsunuz ki burada kalıcı olmayacaksınız..
"Mâkisîne fîhi ebedâ - Orada ebedî olarak kalıcıdırlar" (Kehf:3).
Biliyorsunuz ki burada ebedi olarak kalmayacaksınız.
Hayır, bir gün herhangi bir anda,
gece ve gündüz bu yerden başka bir yere alınabilirsiniz.
Ama eninde sonunda bu sizin için olacak, beklemede.
Orada bekliyor mu? Evet.
Alınmak üzere bekliyorsunuz. Herkes bekliyor.
Ama şeytan insanlara bu Hakikati unutturuyor.
Bu Hakikattir.
Ve bize Hakikati burada öğrenmemiz emredildi.
İnsan için Hakikat nedir? İnsanlığın Hakikati nedir?
Onun ne olduğunu biliyor musunuz? Yalnız bir kimlik taşıyorsunuz.
Kimlik nedir? Ne veriyor size?
Taklit isminizi, ki asıl adınızı yazmazlar, "Abdullah-Allah'ın kulu".
Hakiki ismimiz budur.
Ama Cenab-ı Allah kullarını, kendi isimlerimizi kullanarak şereflendiriyor
çünkü Alemlerin Rabbi Yevmü'l-ahd vel-misâk'da-
ki o gün Allahu Teala "Benim sizin Rabbiniz ve Yaratıcınız olduğumu
kabul ediyor musunuz?" diye sual buyurduğunda
Rabbimize misak vermiştik. Hepimiz birden "Kalu Bela - Evet" dedik.
Ki insanlar arasında hiçbir ayrım, fark yoktur.
Ama şeytani talimleri takip eden insanlar
"ben şuyum, ben buyum" derler.
Taklit ünvanlar bizleri hakiki kimliğimizden daha mutlu ediyor.
Bu dünyada kullandıkları bütün taklit ünvanlar hayale benzer.
"Kral, Kraliçe, Sultan, İmparator, İmparatoriçe..."
Bunlar, insanoğlunun bu dünyada ulaşabilecekleri en yüksek mertebedir.
Hakikatte asla insanoğlu için hayatlarında demokrasi, cumhur reisi,
parlemento..gibi mertebeler olacağı zikredilmedi.
Asla Kutsal Kitaplarda geçmedi bunlar.
Semadan insanlara bakan, gözeten o mübarek zatlar..
Hiç geçmedi Kutsal Kitaplarda, ne temokrasi, ne liberalism,
ne Sosyalizm, ne Kapitalizm, ne Milliyetçilik, ne şeytanizm...
Asla zikrolunmadı bunlar.
Semavi Hakikat, insanları hakiki mertebelerinde kontrol eden
hakiki mertebedir.
İnsanlar da krallıkların veya imparatorlukların mertebelerini
hiç sevmezler de, demokrasinin adımlarını severler.
Ki bu adımlar onları karanlık alemlere ulaştırır
ve insanları birbirlerine düşman eder.
Çünkü mevkilerini, yerlerini bilmeleri için
kendilerine verilen nuru kaybettiler.
Alemlerin Rabbi onlara mübarek zatların hakimiyeti altında olmayı ikram eyledi.
Ama şeytan onlara öğretir ve der ki: "Hayır, hayır..Krallık iyi değil,
İmparatorluk iyi değil. Saltanat iyi değil". Ne iyi o zaman?
Demokrasi. Çünkü demokrasi insanları farklı partiler yapar.
Ve farklı partiler de asla birbirleriyle dostane olmazlar.
Biraz aklımız varsa, şimdi söylüyorum ki
21. yüzyılın insanları akıllarını kaybettiler.
Cenab-ı Allah buyuruyor: "Hep bir araya gelin.
Ben kullarımın hepsinin tek bir Hükümdarın emri altında
birarada olmasını isterim".
O Hükümdarlar ki, bütün kuvvet onlara ikram edilmiştir. Çünkü
onların yaradılışı farklıdır.
Baş mertebesindeki insanlar ayak seviyesindekiler gibi olmaz.
Ama Efendimizin (sav) Hadis-i Şeriflerinde de bahsedilmiştir ki
Kıyamet yaklaştığında insanlar akıllarını kaybedecekler.
Akılları çalışmıyor, anlamıyorlar artık.
Diyorlar ki, "Hayır, biz şimdi başları ayak yapıyoruz, ayakları da baş".
Nedir bu? Nasıl olabilir?
Ve, Kâlû Belâ gününde ruhlarımız askeri nizamındaydı.
Ve, her bir bölük bir kişi tarafından yönetiliyordu.
Hakikat budur, Papa bunu bilmeli.
Papa'dan daha fazla, Yahudilerin Hahamları bilmeli.
Çünkü onlar söylerler ve iyi bilirler ki Davud (as) İsrailoğullarındandır.
Parlementosu mu vardı onun yoksa Krallığı mı?
Ya Hz Süleyman (as)?
Cumhur reisi miydi o? Parlementosu var mıydı?
Yahudi kardeşlerin, hahamların bu saçmalığı nedir?
Neden söylemezler ki en iyi yönetim şekli,
Allah'ın kullarına kılavuzluk yapmak için en iyi sistem Krallıktır.
Neden bunu söylemiyorsunuz? Bir de neler getiriyorlar;
Milliyetçilik getiriyorlar, Feodalizm getiriyorlar.
Sosyalizm getiriyorlar, Kapitalizm getiriyorlar,Milliyetçilik getiriyorlar.
"izm, izm, izm" bunların hepsi batıldır. Batıl da şeytani demektir.
Neden Kutsal Kitaplarının emrini tutmuyorlar?
Neden üzerlerinde bir kral tutmuyorlar?
Kim emretti onlara?
Hangi Talmud söylüyor onlara, ki onlar onun Eski Ahitin,
Tevratın bir tefsiri olduğunu iddia ederler. Onda mı yazıyor ve emrediyor
krallığı bırakın ve parlemento kurun diye? Nedir bu?
Cezalandırılmalısınız!
Ve sizi, sizin fikirlerinizi takip eden herkes-
Marx, Darwin gibi, ve başka pelçok akılsız insanlar
WC'den birşeyler getirdiler,
lağım kanallarından birşeyler getirdiler ve insanlara "bu en iyisidir" dediler.
Nedir en iyi olan?
Lanet geliyor üzerlerine.
Ve onları takip edenlere de, onların üzerlerine de lanet geliyor.
Cenab-ı Hak buyuruyor, "Ben Sultanlar Sultanıyım".
Eski Ahitte de yazar Yeni Ahitte de. Yazmıyor mu?
Ve Selefi alimleri, Kuran-ı Kerim'de ne yazıyor? Parlemento mu?
Parlemento, seçim..
Bunlar mı yazıyor Kuran'da? Söyleyin! Söyleyin!
Söylemezsiniz, Mahşer gününde dilleriniz kesilmeli.
Neden Göklerden İnsanlara olan İlahi Emir nedir söylemiyorsunuz?
Ve taifetun "Min benî İsrâîle
iz kâlû li nebiyyin lehumub’as lenâ meliken" (2:246).
Siz Selefi alimlerisiniz, herşeyi biliyorsunuz.
Böyle birşey düşünüyorsunuz.
Ne diyor? Neden ona bakmazsınız ki Cenab-ı Allah İsrailoğulları hakkında
bir kıssa getiriyor.
Onlar kötü bir durumdayken, peygamberlerine koşup dediler ki:
"iz kâlû li nebiyyin lehumu" (2:246)
O zamanki peygamberleri kimse, İsrailoğulları ona gelip ona dediler ki:
Ey Peygamberimiz,
"İb’as lenâ meliken". Cenab-ı Allah'tan bir kral istesen de
düşmanlarımıza karşı galip gelsek.
Evet, nedir bu? Nedir sizin bu "biz Selefi Alimleriyiz" demeniz?
Söyleyin, Söyleyin!
Cenab-ı Allah hikayeler yollamıyor. Hayır, Hakikatleri yolluyor.
Ey Vahabiler, Selefiler, beni ve tarikatı takip edenleri suçlayanlar,
Müslüman olmamakla suçlayanlar!
Siz? Siz hakiki Müslüman mısınız?
Siz, Kuran-ı Kerim'i tamamen anlıyor musunuz? Söyleyin.
Allah Eski Ahitte ne emrediyor, ki Kuran-ı Kerim de yazılıdır o?
Kendi peygamberlerine: “Bizim için bir melik görevlendir" dediler. (2:246)
Biz seçim istemiyoruz
veya seçilmiş bir adamı başkan olarak getirmek istemiyoruz. Hayır, batıl!
Ve siz, ölmeden önce cezalandırılacaksınız.
Ben zaten yoldayım, geçmiş geçmemiş farketmez.
Ama sizin dikkat etmeniz lazım.
Bütün milletler, sesim Doğudan Batıya yetişsin.
Eğer bu hususa dikkat etmezseniz sizi uyarıyorum,
Allah'ın gazabı bütün milletlerin üzerine geliyor.
Allah bizi affeylesin. Allah Allah.
Evet, öğrenmek insanoğlu için farzdır.
Siz üniversitelerinizde öğretiyorsanız, gerekli olan şeyleri.
Cenab-ı Allah buyuruyor Ey Selefi alimleri!
Allah SübhaneHu ve Teala buyurdu: "Mâ farratnâ fîl kitâbi min şeyin"(6:38)
Bu Kuranı Kerimde geçmemiştir demeyin,
Size Bakara suresinden Ayet-i Kerime okuyorum. Evet, bakın!
Ve "Biz birşeyler biliyoruz" diye gururlanmayın, hiçbir şey bilmiyorsunuz.
Demokrasiyi desteklediğiniz sürece..
Ki demokrasi ismi, şeytanın hükümeti (kratis).
Demokrasinin aslı, şeytanın hükümeti.
İki çeşit hükümet vardır:
Bir tanesi Semavi, İlahi temele dayanır.
O teokrasidir.
Teokrasiden sonra, şeytanın hükümeti gelir.
Şeytan, başka birşey değil. Bütün milletler dikkat etmeli.
Özellikle de Müslüman ülkeleri,
bilmeli, öğrenmeli ve Cenab-ı Allah'ın Semavi Emirlerini tutmalıdırlar.
Ki O (cc) buyurur: "Kulillâhumme mâlikel mulki" (3:26).
Kendisi, Kendi mevkii hakkında buyuruyor: "Ben Sultanlar Sultanıyım".
Melikil Müluk- Meliklerin Meliki.
"Bütün başkanların başkanıyım" buyurmuyor.
Ey insanlar, "tûbû ilâllâhi" (24:31) Allah'a tövbe edin.
Ey bütün milletler, gelin ve Hakikati kabul edin.
Marks'ı takip ediyorsunuz, Allah'ın emirlerini takip etmiyorsunuz.
Araplar komünizm getirirler, milliyetçilik getirirler.
Hepsi şeytanın hükmüdür.
Teokrasi Allah'a ait olandır.
Burada ve ahirette koruma altında altında olmak isterseniz, gelmelisiniz.
Bu çok önemli bir konuşmadır,
veya beyandır, Doğudan Batıya bütün insanlara.
Subhan Allah! Bakın, Londra.
Birisi bana gelip dedi ki, "Ya Şeyh,
Kıbrıs'tan geliyorum, Kıbrıstaydım.
Baktım da herşeyin fiyatı, Londra'daki fiyatların iki katıydı.
Ve bütün Avrupa'daki ülkelerin içinde
en ucuz yer de Londra".
Ve bana dedi ki, "biliyorum ki sizin bunu bilmeniz lazım".
Ben de "evet, doğrudur. Çünkü UK'de
Majesteleri Kraliçe var.
Krallık Allah'a sevgilidir ve,
Krallara ve krallıklarına çok daha fazla nimetler bahşeder".
Almanya'da yok. Türkiye'de yok. Yunanistan'da yok. Fransa'da yok.
Rusya'da yok, Çin'de yok. Japonya'da var.
Krallık olan her yerde, bereket olur.
Allah bunu sever, krallıkları sever Allah.
Şeytan da demokrasiyi sever.
Çünkü demokrasi şeytanın hükmüdür.
Allah bizi affeylesin.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah.
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Subhan Allah.
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Sultan Allah.
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Aziz Allah.
Bütün dünya Teokrasiye gelene kadar
lanet asla kesilmez, hayır.
Dünyadaki Semavi Krallığı kabul ettiklerinde
koruma altında olurlar, İlahi Koruma altında olurlar.
Şeytandan sakının, ey insanlar!
Fatiha.
Bugün Semadan insanlara çok ağır bombardıman oldu.
Yerdeki akılsız insanlar.
Biz zayıf bir kimseyiz, birşey yapmıyoruz ama Alemlerin Rabbi
onların cezasını verecek.
İnsanlar krallığa gelene kadar yeryüzünde selamet olmaz,
güzel günler olmaz onlar için. Mutluluk, zevk olmaz.
Hoşnut ve mutmain olamazlar, ve herşey üzücü olur.
Yazın bunu ve bakın!
Ben yalanlar yapmıyorum burada, yalancı değilim.
Ey dinleyicilerimiz, kim kabul ederse onlar mutlu olur.
Kim kabul etmezse, onlar cezalandırılır.